10 Aralık 2012 Pazartesi

Tanrıların Şehri / III

Geldik bu serinin son yazısına. Pek hayal ettiğim gibi sürdüremedim malesef. Özellikle 2. yazı hakkında çok daha güzel düşüncelerim vardı ama olduramadım. Bir dahaki yazılara artık :)


  

Atina yolculuğum sabah saatlerinde başlamıştı. Önce kısa bir şehir turu yaptırmışlardı bize, sonra da Plaka denen bölgede "serbest zaman" adı altında salmışlardı bizi. Öğle saatlerinin o cayır cayır sıcağı altında, kadın cinsine üye kişilerle alışveriş yapmak ne kadar acı verici biliyor musunuz siz!



İyi ki yapmışım dediklerim neler?
- İyi ki o haritayı almışım. Yoksa hangi binanın ne olduğunu anlamak/takip edebilmek inanın çok zordu. En azından daha sonra "aa bu buymuş meğer" deme şansım oldu.
- İyi ki o ekmek aralarını almışız daha önceden. Yoksa şehirde yemek pahalı!
- İyi ki daha önceden bahsettiğim o pazarlığı yapmışım. Hala aklıma geldikçe titriyorum, 15€ verilir mi len 1 tişörte!




Keşkeler?
- Keşke 1-2 tane daha hatıra alsaydım. Hep böyle yapıyorum. Yetmiyor işte geldikten sonra...
- Keşke gezerken ufak ufak notlar alsaydım. Şimdi hatırlamakta bu kadar zorlanmazdım en azından.
- Keşke o güzelim Yunan tanrısı baskılı tişörtlerden alsaydım bir tane. 




İlginç?
- Esnafın Türk olduğunuzu öğrenince size daha bir samimi yaklaşmasını çok ilginç buldum. Beklemiyordum açıkçası böyle bir şey. Bir de neredeyse hepsi Türkçe konuşmaya çalışıyor sizinle. Anlaşılmıyor pek ama içiniz ısınıyor :)
- Bu kadar çok sanat galerisi olması ve insanların çok ilgi göstermesine çok şaşırdım. Ülkemizde böyle bir konsept yok, daha doğrusu var ama sanat galerilerinin takı dükkanı versiyonu var :)


Utanmıyorum. Bu pozu verdim. Yine olsa yine yaparım.
 
Bir de bunu söylemeden geçemeyeceğim. Şu meşhur pazarlık esnasında satıcı kadından bir laf yedim ki ne ömrüm boyunca unutamam sanırım! Olay aynen şu şekilde gerçekleşti; ben içeri girdiğimde elimde bir kutu bira vardı. Fix Hellas. Bira tatma ayinlerimden birisinin ortasındaydım o sırada (evet ben yürüyerek bira tadıyorum). Cebimde 15€ yok, biraz indirim yapabilir misiniz dediğimde "Bira almaya paran var ama" cevabı karşısında "aeooo, ııahh, hkgh" seslerinden başka anlamlı kelime türetememiştim :) Satıcı hanım bunu iyi niyetle, takılma amaçlı söyledi ama hayatımın ayarlarından birisini aldım o dakikalarda sevgili okuyucu :) Sanırım satıcı kadın çaresiz, acınası halimi gördü de konuyu değiştirdi :)



Evet... Şimdilik Tanrıların Şehri serisini sonlandırıyorum. Aklıma eklemek istediğim şeyler gelirse buraya kırmızı kırmızı fontlarla yazarım muhtemelen. Yukarıdaki fotoğrafı da Atina' dan ayrılırken Pire Limanı' nda çektim. Serinin son paragrafına uygun oldu :)

Dediğim gibi, hiç de beklediğim güzellikte getiremedim serinin devamını. Bundan sonraki yazılar için ders olsun bana bu. Planlı programlı yaz yazıları, " başlayayım yazmaya, devamı gelir" mantığı güzel değilmiş :)

Her türlü sorunuz için bana sağ taraftan veya aşağıdan ulaşabilirsiniz. 

En güzel anlarınız her anınız olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder