15 Aralık 2012 Cumartesi

Elinin Ayarını Bileceksin / Jupiter 9

Yeni bir yazı dizisinin ilk yazısının ilk cümleleri bunlar. 'Elinin Ayarını Bileceksin' adını verdiğim bu yazı dizisinde temelde manuel objektifler ve analog makinalar olmak üzere, fotoğrafta otomatik olmayan her tür şeyden bahsetmeyi düşündüm. Bu ilk yazıda da en sevdiğim manuel objektifim olan Jupiter 9 hakkında bir şeyler yazacağım. Haydin bre!



 Yukarıdaki Jupiter 9 linkine tıklayarak kısa bir incelemesine ulaşabilirsiniz lensimizin. Ben teknik detaylardan çok, kendisini neden çok sevdiğimi anlatacağım.




 Yine de biraz ansiklopedik bilgi vermek gerekirse, f/2 diyafram açıklığına sahip objektifimiz. 85mm fokal uzunluğa sahip. M42 bayonet. Bu yüzden objektifi kullanabilmek için nikon için m42 çevirici adaptöre ihtiyacımız var. İnternetten 20-30tl aralığında bulabilirsiniz bu adaptörleri.
Objektifin en önemli özelliklerinden birisi diyafram bıçağı sayısı. 15 bıçaklı diyaframı size öyle güzel bokehler veriyor ki, kullandıkça kullanasınız geliyor.

Flaş yüzünden bir ışık parlaması olmuş ama o ışığın parladığı yer aslında diyafram bıçaklarının bıraktığı açıklık


Objektifin diyafram ayarı normal manuel objektiflerden biraz farklı yapılıyor. Aşağıdaki fotoğraftan da görebileceğiniz üzere, objektifin en ucundaki diyafram halkasının arkasında başka bir halka daha var (Az tırtıklı olan halka. İki tane bol tırtığın arasında). İşte bu halkayı kullanmayı çözemediğiniz sürece büyük bir sorunla karşı karşıyasınız demektir :)


 Önce bu az tırtıklı halkayı sola doğru çeviriyoruz. Diyafram bıçaklarını en geniş konuma getiriyoruz. Daha sonra diyafram halkasından istediğimiz diyafram değerini ayarlıyoruz ve sonrasında ikinci halkamızı sağa çeviriyoruz çevirebildiğimiz kadar. Eğer ikinci halkayı sağa doğru çevirmezsek diyaframımız f/2' de kalıyor. Bu da bazı durumlarda istemeyeceğiniz bir sonuç.

Netlememizi bilindik şekilde, netleme halkası yardımıyla yapıyoruz. Elinizin ayarını bilmeniz gereken nokta burası işte :) Kullandığımız m42 adaptör eğer çipli değil ise, istediğiniz yeri netleyebildiğinizi anlamanın tek yolu gözünüze güvenmek. Çipli objektiflerde ise bu sorun ortadan kalkıyor. İstediğiniz yeri netlediğiniz zaman oradaki netleme noktası yanıp sönüyor. Buradan anlayabiliyorsunuz netlemeyi yaptığınızı.



Ben neden mi çok seviyorum bu objektifi? Açıkçası bilmiyorum :)
F/2 olması size çılgın bokehler sağlıyor ve bu gerçekten çok hoşuma gidiyor. Aşağıda bu bokehlerin ne kadar çılgınlaşabileceğiniz, arka planı ne kadar öldürebileceğinizi gösteren iki tane örnek fotoğraf var. Tabi ki google ile çok daha fazla örneğe ulaşabilirsiniz.




85mm' lik fokal mesafe bize portreler için delicesine güzel bir objektif hediye ediyor. Teoride 85mm fakat gerçekte öyle değil :)
Kullandığınız adaptör, objektifi malesef ki sensörden biraz uzaklaştırıyor (bendeki öyle en azından). Bu yüzden aslında 85mm olan objektifimiz 90mm civarında bir fokal uzaklık sağlıyor bize. Bir de dx bir makinada kullanıyorsanız çarpan etkisinden dolayı elinize 120-130mm gibi bir değer geçiyor. Çekmek istediğiniz objeden biraz uzak kalıyorsunuz bu yüzden :)

Uzak kalıyorsunuz dedim aklıma geldi. Jupiter 9' un minimum netleme mesafesi 80cm. Bu sayede fotoğrafınıza hiç kesme işlemi uygulamadan kadrajın tamamını dolduran fotoğraflar çekebilirsiniz.

Benim en sevdiğim yanı sanırım bu. 85mm dx çarpanı ve adaptörün getirdiği çarpan etkisiyle o kadar güzel bir fokal uzaklığa ulaşıyor ki, inanın bu objektifi makinamdan hiç çıkartasım gelmiyor. Evet sokakta belki bir 35mm' nin getirdiği avantajlar gibi artılarınız olamıyor fakat kullanmasını bilirseniz çok güzel manzaralar da çekebilirsiniz.


Gelelim bu objektifin dezavantajlarına. Birincisi ve belki de en önemlisi tabi ki manuel netleme zorunluluğunuzun olması. Fakat "elinizin ayarını bilirseniz" bu koşulu bir dezavantaj olmaktan çıkartabilirsiniz. Fotoğrafa manuel netleme yaparak başlamış bir kişi olarak bu sorunu çok nadir durumlar dışında hiç yaşamadığımı söyleyebilirim. Hatta aşağıdaki fotoğrafı bile çektim :)


Sonuç itibariyle olay sizin ne kadar hızlı netleyebildiğinize bağlı aslında. Oldukça hızlı hareket eden bir arı bile netlenebiliyorsa, manuel netlemenin çok da bir dezavantaj olduğunu söyleyemeyiz :)

İkinci olarak, adaptör kullanma zorunluluğunuz var demiştik. Bu zorunluluk, malesef ki sensör ile merceklerin arasında ayrıca bir cam daha girmesi anlamına geliyor aynı zamanda. Bu da fotoğrafta bir miktar kalite kaybına yol açıyor. Adaptörünüzün camı kirli olmadığı sürece "gözle görülür" derecede büyük bir kayıp değil bu fakat arada can sıkabiliyor.

Ne kadar büyük bir kayıp bu? Kararı siz verin;
 (Fotoğrafların üzerine tıklayarak büyük hallerini görebilirsiniz)

Bir de ben şöyle bir durumla karşılaştım. Objektif eski bir objektif olduğu için, elimde buna uygun bir parasoley yok. Alındığında yanında verildiyse bile bana kadar ulaşamamış :)
Bu da, güneşi arkanıza almadığınız sürece deliler gibi yansıma olarak size geri dönüş yapıyor. Ama bunu bir avantaja çevirebilirsiniz. Adaptörden kaynaklanan hafif kalite kaybıyla beraber, fotoğrafınız masalsı bir havaya bürünüyor :) 
Bunu açıkçası başka hiç bir objektif ile sağlayamadım. Doğal bir efekt uygulanmış gibi oluyor fotoğrafınıza.

   

Şimdilik yazacaklarım bu kadar bu harika objektif hakkında. Umarım bir gün siz de kullanma şansını elde edersiniz. Şu an ikinci elleri 200-250tl gibi bir değere sahip sanırım. Kesinlikle verdiğiniz parayı hak eden bir objektif olduğunu düşünüyorum. Pişman olmazsınız :)




En güzel anlarınız, her anınız olsun :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder