10 Aralık 2012 Pazartesi

Tanrıların Şehri / II

Uzuuunca bir süre sonra Tanrıların Şehri serisinin devamını yazıyorum. Hayır hayır üşengeçlik değil bunun nedeni. Ders çalışmaktan tutun, orayı burayı gezmeye kadar pek çok bahane üretebilirim bu gecikmeyle ilgili. Ama üşengeçlik mi! Geciktirmeyi sevenler derneği üyesi olan ben bile üşengeçliği kabul etmem! Tamam edebilirim belki. Üstüme gelme!

 Parlamento Binası ve Meçhul Asker Anıtı


Yukarıdaki fotoğrafta da gördüğünüz gibi Parlamento Binasına gittim ben. Son zamanlarda özellikle önünde yapılan mitinglerde görmüş olabilirsiniz bu binayı. Yunanistan açısından gayet önemli kararların alındığı binalardan birisi olması dışında bir özelliği daha var bu yapının. Aşağıdaki fotoğrafta daha ayrıntılı görebileceğiniz üzere, binanın önünde bir anıt var. Evzon askerlerinin nöbet tuttuğu meçhul asker anıtı bu anıt. Şurada biraz daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz sanırım. 

 Meçhul Asker Anıtı

Bu anıtın sağında ve solunda nöbet tutan askerlerin Evzon birimine mensup olduğundan bahsetmiştik. Bu askerlerin özelliği etek giymeleri. Evet, etek giyen asker. Komik görünüyor ama sanırım onlar bu işi çok ciddiye alıyor.

   Nöbet değişimi yapan askerleri görebilirsiniz. Tabi ki fotoğraflarını çeken turistler de olmazsa olmaz :)

Buraya ayrıca fotoğrafını eklemediğim fakat ilk fotoğrafta görebileceğiniz bir şeyden bahsetmek istiyorum. Parlamento binasının önünde, sağ ve sol yakalarda bulunan basamak gibi duran yapılar. Bu yapılarda Megali İdea ile ilgili yazılar yer alıyor(muş). Temelde bize olumsuz yansıyan bir düşünce olsa bile mimari olarak güzel duruyor :)


 Academy of Athens

Evet fotoğrafın altına İngilizce yazdım, çünkü dilimize ne diye geçtiğini bilmiyorum.  
Bu güzel bina Academy of Athens arkadaşlar. Klasik Yunan mimarisini dibine kadar görebileceğiniz bir yapı. Ülkenin eğitim açısından en önemli binalarından birisi. Hemen yanında Ulusal Kütüphane ve Atina Üniversitesi bulunuyor. 




Academy of Athens' in alınlığında görülen bu minyatür heykellerde Yunan tanrıları bulunuyor. Her biri ayrı bir ustalık eseri resmen. Fotoğrafı tam boy açarsanız ne kadar ayrıntılı oyulduklarını rahatlıkla görebilirsiniz.




Bu güzel yapının hemen önünde ise iki güzel heykelle karşılaşıyoruz. Platon (Eflatun) ve Sokrates' i görüyoruz yukarıda. Bu iki güzel heykelin dışında Apollo ve Athena heykelleri de var. Bu ikisini ise bundan 2 fotoğraf yukarıda, sütunların üzerinde görebilirsiniz ;)


 Atina Üniversitesi


 Ulusal Kütüphane

Kütüphane binasının hemen önünde duran heykel Panaghis Athanassiou Vallianos' a ait. Bu şahıs ise kütüphanenin kurucularından birisi olarak geçiyor.
  


Alışveriş hakkında bir şeyler yazacağımı söylemiştim.


Karşılaşacağınız neredeyse her dükkanda bir savaş kaskı, bir tanrı heykeli, bir parthenon kabartması bulabilirsiniz. Fiyatlar dükkandan dükkana değişiklik gösterebiliyor yalnız buna dikkat etmeniz gerekiyor. Gidip de sadece magnet alarak dönmeyin derim. Gerçekten güzel hatıra eşyaları var.

Bir de dikkatimi çeken bir şey, kıyafet satan dükkan sayısı çok fazla. Ve bu kıyafetler gerçekten kaliteli. Ben de buna aldanıp bir dükkana girdim. T-shirt 15€ cevabıyla kendime geldim sonra. Türk kanı, geriye düşer miyim hiç! Ne kadara verirsin dedim en son. 10€ cevabı geldi. Bak dedim cebimde 6€ var, satarsan sat, yoksa hadi görüşürüz! Satıcı duraksadı, al bee dedi, Türk kardeşimi mi kırıcam!
Bu cevap karşısında birden kanım ısındı bizim komşuya :) Çünkü yolda kaç kişiyle konuşsam, Türk olduğumu duyduktan sonra hepsi ayrı bir samimiyetle yaklaştı bana. Bizim millet gibi değillerdi!

Yaptığım pazarlığın gururuyla Atina sokaklarında dolanırken birden tavan yapmış egomu indiren o şeyle karşılaştım.

 

İşte bununla! Atara atar, gidere gider yapan, gelene geçene sataşan bu dayı serçe kardeşimizle! Tam "Ufak bir serçeden ne olacak yahu!" diyerek uzaklaşacaktım ki hemen arkamda şununla göz göze geldim!



Bizim dayı serçenin karısı! O daha da atarlı!
Benim de bir muhabbet kuşum vardı zamanında. Şu an kendisi kuşlar cennetinde gününü gün ediyor! O da böyle atarlıydı :) Hatta öyle artis (evet artis. artist değil, artis) bir kuştu ki, kafesinden çıkartıp evde saldığımızda uçmazdı. Yürürdü sadece! Yanından geçene diklenirdi. Bir de salına salına dolaşırdı etrafta, "Benim ulen buralar! Yıkılın uleen!" diye naralar atardı kuş dilinde. Umarım gittiği yerde de hükümdarlığını kurmuştur bizim Limon :)

Bu dayı serçelerin bulunduğu meydan aslında önemli bir meydan.

  
Bu tadilat altındaki yapı Atina' nın en önemli katedrali. Şuradan daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz. Hemen bu fotoğrafı çektiğim yerin arkasında ise şu heykel bulunuyor:

  Son Bizans İmparatoru Constantine XI .


Zapion' dan bahsedeceğim demiştim, ne hatıralarımda, ne de fotoğraflarımda yeterli bilgiye ulaşamadım malesef. Eğer yeterli şeyler bulabilirsem ekleme yapacağım buraya.
Bu yazıyı "şimdilik" burada bitiriyorum. Yazıdan ziyade fotoğraf ağırlıklı bir yazı oldu bu. Yazılar da pek bilgi içermiyor zaten. Biraz üstünkörü oldu. Olsun, böyle olsun bu da :)

Tanrıların Şehri III yazısında keşke yapsaydım dediklerimden, iyi ki yapmışım dediklerimden bahsetmeyi planlıyorum temelde. Biralara kısa bir göz atabiliriz sanırım o yazıda.

En güzel anlarınız her anınız olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder